Sayın Abdullah Gül, her yerde bulunamayan bir gazeteye  hayli tartışılan bazı açıklamalar yapmış.

Açıkça söylemem gerekirse, "saygı duymakla beraber", bendeniz kendilerinin siyasetteki tutumunu hiç mi hiç sevmemiş ve benimsememişimdir.

Bana göre ilkeli bir Siyaset adamı olarak muhterem Eşleri Hanımefendi'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine türban taktığı için Üniversiteye sokulmaması ve tahsiline engel olunması konusunda açtığı davayı,  Cumhurbaşkanı olacak diye geri çektirmesinden sonra, kendilerine olan saygımı tümüyle yitirmiştim. Hatta bunu bir " İlkesizlik " olarak görmüştüm.

O zamanki Başbakanımız Sayın Erdoğan'ın dik duruşu ile önlerine konulan malum engelleri aşabildiğini ve Cumhurbaşkanı seçildiğini de hiç unutmam. Bu  mevzuda teslim edilmesi gereken hakkın Sayın Erdoğan'a ait " Yiğitlik hakkı " olduğunu da her zaman savunabilirim.

Bilindiği gibi, Sayın Gül'ün gönlünde yeniden Cumhurbaşkanı olmak gibi bir hevesi herkes gibi bendeniz de seziyorum. Bir seferinde Sayın Tayyip Erdoğan'a rakip olarak yeniden Adaylık arayışına giriştiğini de herkes biliyor. O zaman arkasına CHP ve diğer Muhalifleri alarak bu işe soyunmayı denemişti. Ancak, İYİ Parti Genel Başkanı bunu engellemişti.

Sayın Gül'ün bu hevesinden ve niyetinden vazgeçmediğine inananlardanım. Becerebilirse yine Aday olacaktır. Bundan da hiç şüphem yok. Zira Ali Babacan'ın arkasındaki destekçinin  kendileri olduğu da artık net olarak ortaya çıkmış bir durumdur. Haklarıdır, her türlü siyasal faaliyette bulunabilirler. Buna kimsenin bir diyeceği de yoktur.

Bu gün itibariyle bazı konulardaki görüşlerini şöyle açıklıyor:

Gezi olaylarıyla ilgili olarak: "Gezi başlangıcıyla gurur duyulacak bir olaymış. Ama  sonucunu beğenmemiş..." bu açıklama sağcısıyla solcusuyla herkesi mutlu etmiş olmalıdır!

Bir de, Siyasal İslam çöktü mü? sorusuna; " Siyasal İslam tüm dünyada çöktü " buyurmuşlar. Demek ki çökmüş...Hatta Sayın Gül'e göre, Türkiye'de de Siyasal İslam çökmüş.

Bu konudaki açıklamalarını detaylı olarak burada ele almaya gerek yok. Sayın Gül'ün açıklamalarına Sayın Ahmet Davutoğlu çok usturuplu bir cevap verdi.

Davutoğlu diyor ki, " Siyasal İslam  tüm dünyada çöktü denilmesini, çok ezberci bir tutum olarak görüyorum."

Davutoğlu bu konuda derinlikli ve mantıklı bir mukayeseyle tenkidini şöyle ifade ediyor:

" Biz niye Trump'a Siyasal Hristiyan, Netanyahu'ya Siyasal Yahudi demiyoruz da Müslüman Dünyada din ile siyaset ilişkisini tanımlamak gerektiğinde Siyasal İslam diyoruz? Bir kere bunu sorgulamak gerekiyor. Ortadoğu coğrafyasında bir sıkıntı var. Siyasal İslam başarısız oldu demek, SİSİ gibi bir darbecinin, ESED gibi kendi halkını katleden birisinin başarısı anlamında mı söylenir?"

Abdullah Gül, Siyasal İslam konusundaki açıklamalarında şunları da ifade etmişti:

" İslami kimlikli siyasi hareketler demokrat ve özgürlükçü olduklarında, temel insan haklarını evrensel anlamda benimsedikleri ve uyguladıkları takdirde, iktidara geldiklerinde de iyi yönetişimi gerçekleştirmiş olur. Bunun örneğini ilk dönemimizde (AK Parti'nin ilk dönemini kastediyor) verdik ve dindar insanların devlet yönetimini nasıl rasyonel esaslara göre yürütebildiklerini sergiledik. Bu başarı tüm İslam Dünyası'na ve hatta İslami Hareketlere bir dönem ilham kaynağı oldu. Şimdi Siyasi İslam'ın çöküşü diye çok tartışmalar var. Öyle, tüm dünyada biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik. Ama sürdürülemedi."

Sayın Abdullah Gül yeniden Cumhurbaşkanı olabilmeyi başarırsa, yani Ekrem İmamoğlu gibi çok önemli engelleri (!) aşabilirse ve Ali Babacan'ın Partisi bizim Temel'in partisiyle ve diğerleriyle anlaşabilir ve onları ikna ederse, bir de Türk Milleti kendisini yeniden Cumhurbaşkanı seçmek isterse, işte o zaman " İslam Dünyası'na yeniden örnek oluruz.

 Fena mı Allah aşkına? 

Birileri neden Sayın Gül'e kızıyor? Yeniden Cumhurbaşkanı olursa, İslam dünyasının iki yakası yeniden bir araya gelir, " Paradigmadan kopuşu " tekrar gerçekleştirir ve sürdürülebilir hale getiriveririz.. Böylece mutlu, huzurlu ve gayet mesut bir biçimde yaşarız. 

İşte o zaman bendeniz buna " ABDULLAH GÜL EVRİMİ VE DEVRİMİ derim. İsteyerek ve zevkle tabiki.