Lokantada aynı masayı paylaştığımız bir vatandaş, mesleğimin ne olduğu sorusuna ‘gazeteci-yazar’ cevabını aldığında, “Nereye varacak bu seçim kavgaları?” diye soruyordu.
Ardından ekliyordu:
*
“Politikacıların birbirleri için demediği kalmadı. Ne şusu, ne busu… Bazıları ya ne söylediğini bilmiyor ya da bilerek söylüyor. 76 yaşına gelmiş bir insan olarak, gerilimin tavan yaptığı böyle bir seçim süreci yaşamadım. Siyasetteki tavan yapan bu kavganın yarattığı gerilimin, topluma da sirayet etmesinden endişe duyuyorum. Bu konuda sizler de uyarıcı nitelikte bir şeyler yazın.”
*
Emekli memur olduğunu söyleyen vatandaşa, bu konuda en fazla yazan gazetecilerden biri olduğumu hatırlattım.
Yazarları arasında yer aldığım Bizim Anadolu Gazetesi ile turktime.com okurlarımın bileceği gibi, gerçekten de öyle…
İşte bu konudaki yazılarımdan birinin özeti:
*
İnşallah kazasız, belasız atlatırız.
Neyi?
Yerel seçimleri.
Niye?
Sertliğin dozu giderek artıyor diye!
Baksanıza, karşılıklı hakaretin, yenilir yutulur cinsten olmayan ithamların biri bin para!
Yaratılan gerilim siyasetle sınırlı kalmıyor, ister istemez toplumu da geriyor!
Çünkü insanlar, gönül verdikleri, destekledikleri siyasi partilere ve o partilerin liderlerine yönelik herkesçe malum hazmı zor sözleri içlerine sindiremiyor.
Ne yapılmalı?
Sertliği tavan yapan politik üslubun dozu mutlaka düşürülmeli… Politikacılar, birbirlerini ‘düşman’ olarak değil, ‘rakip’ olarak görmeli…
*
Evet son yazımızda sertliğin de ötesindeki politik üslubun yumuşatılması gerektiğine dikkat çekmiştik.
Şimdi, bir kez daha tekrarlamış olduk.