Trafik kazalarını en fazla gündeme getiren gazetecilerden olduğumun sanırım farkındasınızdır.
Bunun nedeni, caddelerde-karayollarında akan kanın bir türlü durdurulamamasıdır.
Sayısız uyarıya rağmen!
Şimdi size soracağım:
10 yılda meydana gelen trafik kazalarının sayısı kaçtır dersiniz?
500 bin mi?
Geçiniz.
1 milyon mu?
Geçiniz.
5 milyon mu?
Geçiniz.
İşte rakam:
9 milyon 807 bin.
Peki büyük bölümünün sürücü hatalarından kaynaklandığı belirlenen bu kazalarda kaç insanımızı yitirdik dersiniz?
1000 mi?
Geçiniz.
5 bin mi?
Geçiniz.
10 bin mi?
Geçiniz.
İşte rakam:
50 bin 766.
Evet, medyaya yansıyan istatistiklere göre, 10 yılda 50 bin 766 insanımızı trafiğe kurban verdik.
Dehşete ve de vahşete bakın!
Nice ocakları söndüren… Nice ana-babaları evlatsız, nice evlatları ana-babasız bırakan bu vahşete mutlaka ‘dur’ denilmelidir.
Nasıl?
Daha önceki bazı yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, trafik kurallarına uyularak…
Özellikle, aşırı hızdan, hatalı solamadan, uykusuz ve alkollü araç kullanmaktan ve de ışık ihlali yapmaktan kaçınılarak.
Yani, caddelerin domates tarlası, araçlardakilerin de patates çuvalı olmadığının bilinciyle hareket edilerek.
Hep söyledim, yine söylüyorum:
Trafik kazaları sadece polisiye tedbirlerle önlenemez.
Neden?
Her sürücünün yanına, bir polis oturtulamaz da ondan!