Değerli okurlar, bu gün bu sütunda ‘şiddet patlaması’na ilişkin dünkü yazımızın üçüncü ve son bölümünü okuyacaksınız.
Yani, sosyal araştırmaları ile tanınan Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi eski Başhekim Yardımcısı Dr. Uğur Bağışlar’ın hayli zaman önce yayınlanan bir yazımızda yer alan bu konudaki görüşünü.
Bakın ne diyordu:
“Sözünü ettiğiniz suçlardaki artışın en önemli nedeni, aile içi geleneksel eğitim ile zorunlu klasik eğitimin yetersizliğidir. Bir diğer neden de çeşitli gerilimlerle iç içe bir yaşam sürerken, hoşgörü yeteneğini yitirenlerin sayısındaki artıştır. Film ve dizilerdeki asla örnek alınmaması gereken tiplerin, bazı kişilerce ‘rol model’ olarak kabul edilmesi, bu olumsuz gidişata doping etkisi yapmaktadır. Tabi ki daha birçok nedenden ötürü, kavgacı, sorunları güçle, silahla çözmeye çalışan kaba, küstah densiz ve şiddet yanlısı, ruh sağlığı bozulmuş insan sayısı artmaktadır. Acımasızca gerçekleşen kadına şiddet, kadın cinayetleri, aile katliamları, doktorlara yönelik saldırılar bu alandaki gidişatın vahim olduğunu göstermektedir. Uzun sözün kısası, toplum olarak ‘depresyon ve kontrolsüz öfke’ sorunu ile karşı karşıyayız!”
Dr. Uğur Bağışlar bu konudaki sözlerini şöyle tamamlıyordu:
“Uzun vadede bu sorunun çözümü için derinlemesine araştırmalar, çalışmalar yapılmalıdır. Eğitimde kalite mutlaka artırılmalıdır. Kısa vadede ise cezalar en üst sınırdan verilerek, caydırıcı hale getirilmelidir!”