İşsiz Ahmet, kendisi gibi işsiz arkadaşı Mehmet’e şöyle der:
“Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, öğretmenler günü gibi keşke işsizler günü de olsa!”
Ardından ekler:
“Hiç değilse senede bir gün hatırımızı soran, hediye veren olabilir!”
Mehmet merakla sorar:
“Boş ver hediyeyi, iş veren olur mu?”
*
Diyeceksiniz ki;
Bu fıkra gibi uyarlamayı niçin yayınladın?
Diyeceğim ki;
Dikkat çekebilmek için.
Neye?
İnsanları perişan eden işsizlik sorununa!
Ne yazık ki rakam daha da yükselmiş.
Bu ne demek?
İşsiz vatandaş sayısı 4 milyon 308 bine çıkmış demek!
Bana göre değil, devletin kurumuna göre!
İşte medyaya yansıyan konuya ilişkin haberin özeti:
*
"Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Kasım 2019'a ilişkin iş gücü istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, 2019 kasımda bir önceki yılın aynı ayına göre 327 bin kişi artarak 4 milyon 308 bine çıktı. İşsizlik oranı 1 puan yükselerek yüzde 13,3 oldu."
*
Demek ki neymiş?
İşsiz sayısında 327 bin kişilik artış olmuş!
Başka neymiş?
Aramızdaki işsizlerin sayısı, 4 milyon 308 bine yükselmiş!
Bu ne demektir?
İşsizlik elbette günümüzde baş gösteren bir sorun değildir ama geçmişten günümüze süre gelen bu sorun ülkemizin en önemli sorunlarının başında gelmektedir.
İşsizlik ne yapar?
Çaresizlik getirir.
Çaresizlik ne yapar?
Bunalım yaratır.
Bunalım ne yapar?
Suç oranını artırır.
O nedenle, bu sorunu asgariye indirecek tedbirler artırılmalıdır.
Bazı ekonomistlerin de deyimi ili yeni istihdam alanlarının oluşturulması, mevcut istihdam alanlarının genişletilmesi bu tedbirlerin başında gelmektedir.
Daha önceki yazılarımızda da dikkat çektiğimiz şekilde, bu konuda özel sektöre de büyük görev düşmektedir.