Değerli okurlarımdan biri daha İstanbul’daki ‘dilenci patlamasına’ dikkat çekti.
Ve şöyle dedi:
“Eski dilenciler gibi, cami önlerine veya bir kenara oturmuş “Allah rızası için bir sadaka” diye seslenmiyorlar. Gelip geçen insanların yanına gidip, hatta koluna, omzuna dokunup, ‘Bir lira verir misin’ diyorlar. Israrla… Sabah akşam bunlarla karşılaşıyorum, her gün evimden işime gidip döndüğüm aynı caddede!”
Ardından ekledi:
“15-20 dakikalık yürüme mesafesinde en azından 10 kadın dağılmış, aynı yöntemle dilencilik yapıyor. Gördüğüm kadarı ile küçücük çocukları ya da çocuklarını da dilendiriyorlar. Bunlar zavallı insanlar da değil, hepsinde kılık kıyafet yerinde… Ve hepsi bir biri ile bağlantılı. Belediyeler bu işe el atmalıdır.”
*
Başka okurlarım da daha önce benzeri durumdan söz etmişti. Ve ben de insanları illet etmeye başlayan ‘adım başı’ dilenci sorununa ilişkin bazı yazılar da yazmıştım.
Ama kendi yaşadığım ilçede gördüğüm kadarıyla, değişen bir şey olmadı.
Dilenci furyası devam etti.
“Bunlar zavallı-fukara insanlar değil” diyen okurum haklıydı. Kılık kıyafetlerine bakıldığında, sözü edilen kadınların hiçbirinin fukaralıktan dilenmediği anlaşılıyordu.
Evet, değerli okurumun arzusu doğrultusunda, bu sorunu bir kez daha gündeme getirmiş olduk.
Ne de olsa, okurlarımız, baş tacımızdır.