Toplum olarak hayli gerildiğimiz, bir gerçektir.
Bu gerilimin sebeplerinden biri de siyasetteki bitmek bilmeyen kavgadır.
Gazete sayfalarında kavga haberleri.
Televizyon ekranlarında kavga haberleri.
İnsanlar kavga haberleri okur, kavga haberleri izler oldu.
Kavga sözcüğüyle kastım, karşılıklı söz düellosudur.
Bu söz düellolarını o kadar sert ki gösterdiği etki, fiziki kavgaları aratmıyor.
Durum böyle olunca da siyasette yaşanan gerilim, toplumu da etkisi altına alıyor.
Alması da kaçınılmaz.
Çünkü insanlar, gönül verdikleri, destekledikleri partiler ve mensupları hakkındaki ağır sözleri içlerine sindiremiyor.
Oysa, bu toplumun fertleri olarak hepimizin ihtiyaç duyduğu şey, gerilimden uzak, huzurlu bir yaşamdır.
Kavgasız, gürültüsüz.
Hiçbir insanın çıkıp da "Hayır! Ben kavgayla, gürültüyle iç içe yaşamak istiyorum. Siyasetteki kavgalar beni mutlu ediyor" diyeceğini sanmıyorum.
Benzeri konuda daha önce yayınlanan yazılarımızda da ifade ettiğimiz şekilde, bazı siyasilerin üsluplarını biraz olsun yumuşatmasında fayda var.
Tabi ki birbirlerini eleştirecekler.
Bu demokrasilerin gereğidir.
Fakat unutmalayalım ki eleştiri başkadır, hakaret başkadır.
Biz eleştiriye evet, hakarete hayır diyoruz!
Bütün samimiyetimizle, bütün iyi niyetimizle...
XXX
KULAKLARI ÇINLASIN
Bir araç göndermeleri için aradığım taksi durağının görevlisi telefonun diğer cundan şöyle diyordu:
"Maalesef aracımız yok"
"Ne zaman gelir?" soruma ise şu karşılığı veriyordu:
"Belli olmaz. E-5 kilit vaziyetteymiş!"
İşte o an bir defa daha kulaklarını çınlattım.
Kimlerin mi?
İstanbul'un trafik sorununa seyirci kalanların, insanların yaşadığı strese bir türlü çözüm bulmayanların ya da bulamayanların.