Bugun...


Hayrettin ERTEKİN

facebook-paylas
TARİH VE TÜRKLER 29-5-2019
Tarih: 29-05-2019 11:20:00 Güncelleme: 29-05-2019 11:20:00


Anlat bana, bir parçacık, ecdadımı anlat.
Muhtacım o efsaneye; tarihe masal kat!..
Yattıkça, büyür dağ gibi bir gövdesi varmış
Kalkınca uzar gölgesi, Dünya’yı tutarmış..."
Tarih hakkında, önemli bilim, sanat ve tefekkür dünyası ne diyor?
Tarih kâinatın vicdanıdır..
Tarih muazzam bir erken uyarı sistemidir.
Tarih milletlerin tarlasıdır. Her toplum, geçmişte ne ekmişse, gelecekte onu biçer.
Büyük adamlar tarihi, tarihte büyük adamların
yaptıklarını süslemiştir.
Tarih, faydası herkesi kapsayan bir ilimdir. Yaşanılan çağın
olaylarıyla, eski çağın olaylarını karşılaştırıp sonuca varmak
gerekir.
Ecdadını unutanlar, kaynaksız ırmağa, köksüz ağaca benzerler.
Tarih okuyanın aklı çoğalır..
Dünü bilmeyen bugünü anlayamaz; bugünü
anlayamayan yarını göremez, yarını inşa edemez; hatta dünden gelen
hamlelerin nedenlerini bile düşünemez.
Tarih bir milletin hafızasıdır; Bir milletin kültürünü
kontrol etmek, o milletin dilini kontrol etmekle; bir milleti imha ise nesilleri mazisinden, tarihinden ve bilhassa milli ve manevi
değerlerinden koparmakla mümkündür.
Tarih şuuru, sadece geçmişin geçmişliğini bilmek değil;
onun halde de var olduğunu anlamak demektir.
Geçmiş inkar edilemez; geçmişine taş atanın,
geleceğine gülle atarlar.”
Milletlere bir tarih kitabında anlatılan yalan, yanlış ve çarpıklığın tesirini, o milletin hafızasından ancak üç nesil sonra
silebilirsiniz.
Müstakbeli bul sen de koşanlarla bil ol da
Maziyi fakat yıkmaya kalkışma bu yolda
Ahlafa döner korkarım eslafa hücumu
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu?
Ben de tarih okudum âlemi elbet bilirim...
El-âlem çalışıyor fethetmeye Merih’i; Sen cebinde kaybettin güneş dolu tarihi.
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Tarih değil hatalar tekerrür ediyor.
Tarih ilminde derinleşenler, ‘bilgeliğe’ ve bu milletin yaşanmış değerlerine, erdemliklerine, ‘Alperen’ liğe talip olandır!

Maalesef, geçmişe karşı unutkanlığımız var!

O unutkanlık gün geldi bizlere çok pahalıya mal oldu!
Anadolu coğrafyasında; ‘diri olmasının’ dinamik kalmasının
en büyük sebebi, tarihi özlemlerle dopdolu faaliyetlere imza atmasıdır.
Dünü, bugünde yaşamasıdır.

Hepiniz sorumlusunuz!. 
Bu ülkenin bütün
yetkililerinden, devlet yetkililerinden ısrarla isteyeceksiniz; Kendi
efsanelerinizi, kendi motiflerinizi, kendi renklerinizi…
Destanlarınızın, efsanelerinizin, çizgi film yapılması konusunda
üzerine gideceksiniz… 
Kahramanlarınıza ait senaryoların yapılmasına
ısrarla sahip çıkacaksınız!.

Kendi tarihimizi, asrın teknolojisini kullanarak yetişen kuşaklarımıza
gereği gibi anlatmanın yollarını ve imkânlarını ne kadar kullanabildik?

Kendi kahramanlarımızı, bu milletin vicdanlarına ne kadar taşıyabildik!

Biz bunu sorguladık; ‘Milli Sinema’ dedik…
Kendi renklerimiz, desenlerimiz, motiflerimiz, ‘çizgi filmlerimiz’ dedik…
Bu ülkede; ‘kültürel kirlenme, yozlaşma, nesiller arasında meydana
gelen uçurum’ söz konusudur! Kültür, onu meydana getiren
milletle beraber doğar, çoğalır ve gelişir. Yeniden kültür yapılamaz.
Yeniden musiki, yeniden dil, yeniden terbiye, yeniden hukuk, yeniden
iman ve inançlar yapılamaz.”

Sadece çocuklarımız değil; 7’den 70’e insanımız gününün 3-4 saatini
hiç soluklanmadan, Televizyon başında geçiriyor… 
Bu bir sosyal vak’adır!
O vaka, bu milletin bunalımlarına sebep olmamalıdır; O vaka, ‘tarihi
bir öğreti olarak’ bize ait değerlerle bir ses, bir ışık sinyaline dönüşmelidir…
Türkmen boyları Anadolu topraklarına doğudan
girmeye başladılar. Türk dili ilk defa Doğu Anadolu’da konuşuldu.
Geleneklerimiz, göreneklerimiz önce Doğu Anadolu’da yayılmaya başladı.
O güzelim türkülerimiz önce Doğu Anadolu’da söylendi.
Davulumuz-zurnamız önce Doğu Anadolu’da çalındı. O mükemmel
oyunlarımız önce Doğu Anadolu’da oynandı…”
Bu tarihi realite ile bu coğrafyanın insanını niye buluşturmam…
Gariplik burada başlar!
Kendi milli varlığını dürbünün ters
tarafıyla küçük görmeye başlayan bir milletin yabancı kültürlere
kapılanması öldürücü darbedir. 
Bundan yarım asır evvel ne bir Efes
vardı, ne de Noel Baba festivalleri… 
Kendi bayramını, kendi dilini
unutan veya hiçe sayan Türk milleti de işte sırtına bu hançeri yemiş
bulunuyor.”

Tarihi okumak, coğrafyayı konuşturmaktır!

Malazgirt Zaferinin üzerinden 948 yıl geçmiş…

Burada, 9 asrı birlikte tefekkür edebilmeliyiz!
Tarih yüzü gülmez, asık suratlı bir ihtiyar
değildir.

Aksine insanı bazen güldüren, bazen düşündüren fakat mutlaka
güzel güzel fıkralar anlatan hoş sohbet, nur yüzlü bir ihtiyar dededir. 
İnsan bin yıl yaşamaz ama ihtiyar tarihi okuyan bin yıl yaşamış gibi bilgi, kültür, tefekkür ve tecrübe sahibi olur.

Bizler, tarihi tecrübelerimizle, ‘geleceği okumaya çalışırız..’

Veya geleceği şekillendirecek olayları daha sağlıklı değerlendirme
imkânına sahip oluruz…
Ey Türkoğlu! 
Sen özüne yabancılaşma,
toprağına yabancılaşma, atana yabancılaşma! Kısaca, Türk ol!
Toprağınla bütünleş, tarihinle bütünleş!
Ne mutlu Türküm Diyene...

 



Bu yazı 6708 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI