Bugun...


Hayrettin ERTEKİN

facebook-paylas
Kadın ve Erkek Eşit Değildir… (1) 27-06-2022
Tarih: 27-06-2022 09:13:00 Güncelleme: 27-06-2022 09:13:00


Toplumsal cinsiyet kavramı, cinsiyet üzerinden kimlik tanımı yapmak isteyenlerin ve cinsiyet üzerinden siyaset yapanların malzemeleri oldu.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bakış açısına göre kadınlık ve erkeklik doğuştan gelmez, insana sonradan yüklenen özelliklerdir. Bu görüş sahipleri sadece doğumdan sonraki süreci değerlendirirler.

Tabiidir ki doğuştan sonra yetişme tarzı, aile yapısı, inançları, kültürü, gelenek ve görenekleri birer öğretidir.

Ancak kadın erkek kimliği sadece bu şekilde oluşmaz.

İnsanın doğuştan yüklenen fıtrat ve biyolojik özelliklerini yok saymak gerçekçi olamaz. Cinsiyetçi yaklaşım biyolojik farklılıkları görmezden gelir, cinsiyetçi tutuma gerekçe yapar.

Eğer toplumsal cinsiyet eşitliği “kadın erkek biyolojik olarak eşittir” şeklinde algılanıyorsa bu yanlıştır.

Kadın ve erkek yasalar ve fırsatlar yönünden eşit olabilir ve eşit de zaten mutlaka olmalıdır.

Ancak kadın ve erkek biyolojik olarak eşit değildir, çünkü genleri çok farklıdır.

Genetik özelliklerine göre kadın ve erkek farklılaşır.

Bu biyolojik olgunun sonucunda kadın ve erkek tutumları ortaya çıkar.

Kadın ve erkek biyolojik, hormonal, psikolojik ve duygusal farklılıklara sahiptir.

Genlerle aktarılan biyolojik özelliklerin cinsiyet kimliğinin oluşmasında önemli bir etkisi vardır. Bu iki cins psikolojik olarak eşit değildir, çünkü duygu ifadeleri farklıdır.

Her iki cinsin bedensel, duygusal gelişimi farklı olduğu gibi cinsel, duygusal yönelimleri, duygu ifadeleri ve ilgi alanları da farklılık gösterir.

Erkek ve kadın beyninin anatomik farklılıkları onların olayları algılamalarına, duyarlılıklarına ve davranışlarına etki eder.

Beynin limbik sistemi kadınlarda daha büyük olduğundan duygusal yönden daha hassastır. Cinsler arası biyo-psişik farklılıklar iki cinsin birbirine muhtaçlığını ortaya koyar ve tamamlayıcılık, dayanışma ilişkisini gerekli kılar.

Fıtrat insanın yaratılış sırasında Allah tarafından türlere yüklediği temel özelliklerdir.

İnsan yaratılış özelliklerine, dişil ve eril özelliklere doğuştan sahiptir.

Bazı konularda kadın ve erkek farklı fıtratlar ile yaratılmışlardır.

Kadın beyni dişildir, üstün tarafı şefkat kahramanı olmasıdır.

Empati yönünden erkekten üstündür, duygusal okuryazarlığı yüksektir.

Konuşma becerisi gelişmiştir.

Bu nedenle çocuğu daha iyi büyütür.

Estetik algıları üstündür çünkü toplum sosyal çeşitliliği kadına borçludur.

Müzik, sanat, resim yetenekleri daha fazladır. Sonuçtan çok süreci düşünür.

Üzüntüsünü ağlayarak daha kolay ifade eder. Kadınların duygusal özelliklerinin, şefkat ve merhametinin daha fazla olduğu gerçektir. Annenin çocuğa karşı korumacı tutumunu sadece kültürel olgu olarak görmek kör bir ideolojik bakışın eseridir, bilime aykırıdır.

Erkek beyni erildir.

Mantık, muhakeme, analiz ve hesaplama yönünden kadın beyninden bir adım öndedir. Süreçten çok sonuca odaklıdır.

Benmerkezci çalışmaya yatkındır, hemen çıkar hesabı yapar. Üzüntüsünü öfkelilik olarak ifade etmeye yatkındır.

Eril ve dişil beyinler yaşları ilerledikçe ve kendini geliştirmeye çalıştıkça ön beynin güçlenmesiyle olgunlaşırlar.

İki bakış birbirini tamamlamaya göre çalışır. Duygu ve mantık güçlenir, sonuç ve süreç algısı gelişir.

Kişiler biz bilinci geliştirirse iyi bir birliktelik olur. Baba, eş ve insani rollerini öğrenir.

(devamı yarın)

 



Bu yazı 1690 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI