Birileri belki kızacak ama Anadolu toprakları bugün Türklere yurt olduysa ve hala bu topraklarda yaşayabiliyorsak Atatürk’ün kurtuluş mücadelesinin ve yeni devleti kurmasının öncesinde Anadolu’yu Türklere yurt yapan iki büyük mimar vardır; birisi Yavuz Sultan Selim diğer isim ise Talat Paşadır.
Günümüz koşullarıyla, hümanistçe ve yanlı olarak tarihi yorumlayanları bir kenara bırakırsak, olayları tarihin yargılamasına ve yorumlamasına izin verirsek Yavuz’u ve Talat Paşayı çok daha iyi anlar ve minnettar oluruz.
Şah İsmail tabiiyet olarak tabi ki Türk’tü fakat kurduğu devletin yapısından anlaşılacağı üzere Şii yapısı Türklüğünden önde gidiyordu, Ayetullah Ali Hamaney’de köken olarak Azerbaycan Türküdür ama yıllardır İran’ın Şii rejiminin Türkiye’ye ihracının en büyük aktörüdür.
İran’da Şiî/ Cafer’i inanışına dayalı bir devlet kuran Şah İsmâil, dâîleri vasıtasıyla Anadolu’nun birliğini bozacak büyük bir Şiî propagandasına başladı. Şahkulu Baba Tekeli gibi pek çok kimse şah tarafına geçti ve isyanlar Kütahya’ya kadar ilerledi. 1512’de Nur-Ali Halife Tokat’ı zapt ederek Şah İsmâil adına hutbe okuttu. Şah İsmâil’in sebep olduğu son karışıklıklar sırasında Anadolu’da 50.000 civarında insan öldü ve pek çok ocak dağıldı, karışıklıklar çıktı. Anadolu adeta parçalanma noktasına geldiği anda Yavuz’un kararlılığıyla Çaldıran’da bu gidişe dur denildi ve Anadolu’da dirlik sağlandı.
Bazıları Çaldıran’da kardeş kardeşi kırdı dese de devlet menfaati için kardeş katlini ilan eden Fatih Sultan Mehmet’in torunu Yavuz Sultan Selim Anadolu’da Türklerin parçalanıp bölünmesine izin vermedi.
Bir önceki yazımda azda olsa anlatmaya çalıştığım büyük vatan evladı Osmanlı Sadrazamı Talat Paşa’da bugün Anadolu’nun yurt olmasında en büyük emeği olan isimlerdendir. İşgal altındaki Anadolu topraklarında işgalcilerle birlikte hareket eden Taşnak Hınçak mensupları ve sempatizanları Türk köylerini basıp büyük katliamlarda bulunuyor, kadınlara tecavüz ediyor, hamile kadınların karınlarını deşiyor, bebeklerin boğazlarını kesiyorlardı. Ve devletin işgalcilerle mücadele etmek, vatandaşını korumak için bir şeyler yapması gerekiyordu.
Talat Paşanın techir politikası Anadolu’yu Ermeniler’den temizlemek ya da katliam için yapılmadığı ve uygulamanın halkın ve arkadan vurulmamak için ordunun güvenliği amacıyla düzenlenen geniş çaplı bir "yer değiştirme" olduğu tüm Osmanlı evraklarında görülür. Mesela, Van’daki Ermeni nüfusun bir kısmı İzmit’e, İzmit Ermenileri’nin bir bölümü Kütahya’ya, Kütahya’dakilerin bazıları da Afyon’a naklediliyor ve bu nakiller birçok vilayette olmuştur. Dolayısıyla, tehcirin Anadolu’daki Ermeniler’i iddia edildiği gibi "çöllere nakledilmesi" değil, yerleşik ve yoğun olan nüfusu dağıtma maksadına yönelik olduğu çok net anlaşılır. Tabi bunun yanı sıra Türkleri katleden devletine ihanet eden Ermeni çetelerine de dersleri verilmiştir. Yaptığı ihanetten dolayı yer değiştirmelerle birlikte Anadolu’dan kendisi göçen ve göç etmeye zorlanan Ermeniler bugün bu topraklarda yaşasaydı nüfusları 10.000.000 civarında olacaktı varın gerisini siz düşünün…
Devlet kurmak büyük bedeller ister aklıma Atsız Hocanın şu sözleri geldi ;
“Büyük devlet kurmak icin büyük kan ister.” Büyük Talat Paşa’da kanını verdi ve Ermeni çeteciler tarafından şehit edildi.
Millet olmak, millet olarak kalabilmek bir toprağı yurt edinmek orayı yurt yapabilmek ciddi ve büyük meselelerdir, günümüzün gayri ciddi popülist bakış açılarıyla anlaşılamaz anlatılamaz.