Siyasette muhalefetin iktidara gelme mücadelesi; halka geleceğe yönelik umut ticaretidir.
Bir anlamda yarınları pazarlamak, parlak bir gelecek vaad etmektir.
Bu aynı zamanda ikna konusunda iddia sahibi olmayı gerektirir.
Siyasi donanımınız ile konusunda formasyona sahip kadrolarınız yoksa ve üretip savunduğunuz politikalar, iddialarınızla uyumsuz ise topluma yön veren ciddi insanlar size inanmaz. İktidara gelmek için aslolan evinde, işinde, sosyal çevresinde, camiasında etkili olan toplumda statü sahibi %5 lik dilimin içindeki insanları ikna etmektir. Halk yığınları kitleler bir anlamda bu lider kişilikli insanların gözüne ve sözüne bakar.
Türkiye’de muhalif partilerin maalesef halkı ikna edecek çok ciddi söylem, eylem, proje ve kadroları yok. Halka güven verip alternatif olamıyorlar; oysa insanoğlu fıtratı ve yaşam şartları gereği kullandığı emtiadan giyim kuşamına, işinden yaşadığı yere, yediği yemeklerden hobilerine kadar zamanla değiştirebilir hatta adını soyadını dinini ve hayat arkadaşıyla yollarını bile değiştirir kaldı ki iktidarı değiştirmesin.
12 Eylül sonrası darbe yönetiminin tasarrufları ve iç göçlerle allak bullak olan Türk insanınında, ehliyetli bir yönetim seçme eksikliği var tabiki ama muhalefet partileri olarak iktidara gelemiyorsanız bu siz siyasetçilerin sorunu.
Muhalif siyasetçilere de çok yüklenmemek lazım belki de Türkiye’nin öyle bir “ siyasal partiler kanunu” var ki bu kurallar dairesi içinde demokratik karakter, onur ve şerefle yaşamak çok zor olduğu gibi bilgi ve yetenekle bir yere gelmekte çok zor.
Devleti yöneten mekanizma olan siyaset kurumunun işleyişini sağlayan bu berbat yasa bir de partilerin liderlerinin özel vakıf senedi gibi olan parti tüzükleriyle birleşince anti-demokratik, insan iradesini yok sayan, yalaka ve kişiliksiz olarak yaşayabileceğiniz bir habitat sunuyor size. Gelde siyaset yap bu şartlar içinde…
Şöyle desek haksız sayılmayız sanırım “ Türkiye’deki siyasi partiler toplumun bir yansıması “ değil mi ?
“ Büyük Adamın” söze girdiği gibi, “ işte bu şartlar içinde dahi “ görevimiz onurumuz ahlakımızla yaşayıp başta eğitim olmak üzere bir çok alanda yaşam standartlarınızı yükseltmenin gayretinde olmaktır ve ülkemizin geleceğinden umudumuzu kesmeyeceğiz mücadele edeceğiz.
Onurlu eğitimli kültürlü bir “ birey” olduğumuz gün inanın çok şeyler değişecek. Milliyetçi camianın çok sevdiğim bir sözü var “ Yüzde yüz Türk olduğun gün Cihan senindir “ bu söyleme bende kendi mottomu ekleyeyim; Yüzde yüz birey olduğun gün Cihan senindir.
Ben az az parça parça kopuk kopuk söyleyip yazdım siz çok çok ve iyice anlayın sağlıcakla…