Yıllardır varlığına en çok inandığımız ama bir türlü tarif edemediğimiz bir duygu…
Felsefeciler tarif edemedi. Halk ozanları anlatamadı, şairler bir türlü aşkı yazamadı…
Ama her şey aşk adına yapıldı…
Psikanaliz öğretisini geliştirmiş Psikoanalitik Kuram'ın kurucusu Sigmund Freud diyor ki; ,
Erkek sevdiği zaman arzu yoktur; arzuladığı zaman ise, aşk yoktur.
Herşeyi cinsellik üzerine kuran bu kuramcının bu sözünün tercümesi var mı?
Freud daha sonra ekliyor; aşk yoktur libido vardır.
Peki bu libido ne ola ki?
Denir ki; insanın yaşama gücünün, davranışlarının temelini oluşturan cinsel içgüdünün adıdır libido.
Mevlana diyor ki; Sözün menşei üçtür: nefis, akıl ve aşk. Nefisten gelen söz, bulanık ve tatsızdır. Aklın sözü, akıllılarca makbuldür ve birçok faydaların kaynağıdır. Aşkın sözü ise söyleyeni mest, dinleyeni kendinden geçirip neşelendirir.
Sonra ekliyor; Aşk ile tasavvufî mertebeler aşılacaktır:
Yani Mevlana’ya göre aşk ilahi bir duygudur.
Her güzelliğin kaynağını aşka bağlayan Mevlâna şöyle diyor: “Aşk olmayınca neşe ve sevinç artmaz. Aşksız olursa en güzel vücut bile salınamaz. Dünyanın her parçası aşktır.
Felsefeciler bu aşkı işin içinden iyice çıkılmaz hale getirmişler.
Oysa daha basit anlatımları da var “Aşk”ın. Halk bilgelerine göre aşk basittir. Yani; bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur aşk..
"Bir başka tanımlamada şöyle diyor; iki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisi.
Bu tanımı yapanlar ise aşkın son noktasının “itiraf” olduğunu söylüyor. Örneklemesi ise şöyle: "Ona olan aşkını dile getiremiyordu"
Burada dikkat edilmesi gereken şey; aşkını söyleyemiyor muydu, yoksa tarif mi edemiyordu?
Bir başka tanımlama ise çok keskin ve acayip eleştirel: Aşk, bir başkasına duyulan en değerli sevgidir diyecek kadar basite indirgemek doğru olmayacaktır. Aşk, bir sanattır, var oluş ile yok oluş arasındaki ince bir çizgidir. Bu nedenlerden dolayı olgunluk ve bir duruş gerektirir.
Tüm bu tartışmalar aşkı çok ta karmaşık hale getiriyor.
Oysa günlük yaşamımızda her dem kullandığımız her an dilimizden fırlayıveren iki sözcük
Seviyorum…
Aşığım…
Bu iki sözcüğün derin anlamını felsefecilere bırakmak lazım.
Ama sevgiyi ve aşkı da sadece mutluk için kullanalım…
Ne diyor Mevlana: Aşk olmayınca neşe ve sevinç artmaz. Aşksız olursa en güzel vücut bile salınamaz. Dünyanın her parçası aşktır
Sevin aşık olun o kadar…
Hatta o şarkıyı da sıkça söyleyebilirsiniz:
Seviyorum var mı diyeceğin…
Sevginiz ve aşkınız daim olsun…