Önce şu habere bakalım…
Haber de deniyor ki; Bankacılıkta takipteki kredi miktarı, 1 Temmuz itibarıyla 116 milyar TL’yi aşarken, sektörün toplam kârı ocak-mayıs döneminde yüzde 17.2 düştü.
Sonra ekleniyor; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bankacılık sektöründe takipteki krediler 1 Temmuz 2019 tarihi itibarıyla 116 milyar 169 milyon TL’ye ulaştı. Takipteki kredilerin oranı ise yüzde 4.40’a yükseldi. Bir yıl önceye göre takipteki kredi 42.5 milyar TL, takipteki kredi oranı ise 1.37 puan arttı. Yılın ilk 6 ayında ise takipteki kredilerde artış 19.5 milyar TL oldu.
Bilinen bir gerçek var. Türkiye uzun bir süredir ekonomik darboğazda.. Döviz kurlarındaki ve kredi faizlerindeki artış ile ekonomideki küçülme nedeniyle zor duruma düşen bireyler ve şirketler, kredi geri ödemelerinde zorlanıyor. Takipteki kredilerin yanı sıra ikinci grup olarak nitelendirilen yakın izlemedeki kredilerin de yaklaşık 300 milyar TL olduğu belirtiliyor.
İşte bu rakam çok ürkütücü..
Bir başka ürkütücü rakam ise NPL oranı. Bu zorlanan kredilerin 118 milyar TL’sinin batık olduğu belirtiliyor.
İlk bakışta “bankanın zararı ne?” diye sorulabilir..
Doğruya krediler devlet garantisinde.
Kredi geri ödenmez ise, devlet o krediyi öder. Başka bir faktörde, banka o borcu birilerine satıyor…
Kime satıyor diye sormayın…O sorunun cevabı çok zor…
Burada asıl sorun, devletin rezervi… Söylentiye göre devletin nakit rezervi 13-15 milyar dolar dolayında…
Bu rakamında TL karşılık değeri yaklaşık 85 milyar…
Yani batık kredileri karşılayamıyor.
Elbette bankacılık sektörünün başka dertleri de var.
Bankacılık sektörünün ocak-mayıs dönemi kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17.2 düşüşle 19 milyar 723 milyar TL oldu. Aynı dönemde dolar cinsinden kârdaki düşüş ise yüzde 36.5’e ulaştı.
Sektörün kredi hacmi, mayısta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 artarken, bir önceki aya göre 16.2 milyar TL azalarak 2 trilyon 548 milyar TL’ye geriledi.
Sektörün ilk 5 aydaki toplam faiz geliri 176.8 milyar TL, toplam faiz gideri 115.6 milyar TL olarak açıklandı.
Mayısta sektörün sermaye yeterlilik oranı ise yüzde 17 oldu.
Mayıs sonu itibarıyla 111.3 milyar TL olan takipteki krediler içinde ilk sırayı 22.1 milyar TL ile imalat sektörü aldı. Bir yılda imalatta takipteki krediler 8.2 milyar TL arttı. Takipteki kredilerde en çok artış ise enerji sektöründe oldu. Enerjide batık krediler Mayıs 2018’de 650 milyon TL seviyesindeyken, Mayıs 2019’da 7 milyar 10 milyon TL’ye yükseldi. Aynı dönemde inşaat sektöründe rakam 6.2 milyar TL’den 15.1 milyar TL’ye, emlakta 1.8 milyar TL’den 6.7 milyar TL’ye yükseldi. Enerji ve inşaatta yurtiçi ve yurtdışından toplamda 50’şer milyar dolarlık kredi borcu olduğu ifade ediliyor.
Şimdi bu rakamları okuduğumuzda MOODY’S’in uyarısına art niyetleri demek doğru olur mu?
Doğrudur Kemal Derviş döneminde bankaların sermaye değerleri güçlendirildi.
Munzam karşılıklara düzenleme getirildi…
Ama yukarıdaki tablo bankaların elindeki bu kaynakları eritecek gibi duruyor…
Bir başka söylemde bu ekonomik krize karşılık, piyasadaki emisyon hacmini artırmak için 48 milyar TL’nin piyasaya sürüleceği..
Ne kadar doğrudur bilinmez… Karşılığı yoksa başımız ağrır mı o ayrı bir sorun
Bilinen tek bir şey var; acil önlem alınmaz ise bankalar fena batar onlarda tümüyle yabacı sermaye ye geçer…
Şunu not edelim; Türkiye’deki çiftçilerin yüzde 95’i Ziraat bankasına borçlu arazileri ipotekli, esnafın hemen hemen tümü Halk bankasına borçlu ve üretim alanları ve araçları ipotekli…
Ve en vahimi Türkiye’nin tüm tarihi varlığı Vakıflar Bankasının denetiminde…
Eğe bu bankalar yabancıların denetimine girerse…
Sonucu siz söyleyin…