Sadece ülkücü hareketin kurucusu ve unutulmaz lideri değildi Alparslan Türkeş…
Türkeş’i sadece bir BAŞBUĞ olarak tanımlamakta eksik kalır…
O Türk siyasi yaşamının mihenk taşıydı…
Ayrıca unutulmamalıdır ki Türk demokrasisi genelde liderle kaim olan bir demokrasidir.
Bu nedenle partiler kurumsallaşamamıştır…
Başbuğ Alparsan Türkeş Cumhuriyetçi Köylü Millet Patisini Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüştürürken Atatürk’ün kurduğu CHP’den sonra kurumasal ilk partiyi de kurmuş oldu.
Çünkü Türkeş’in mirası MHP, bir lider çevresinde toplanmış bir siyasi oluşum değil, bir ideolojiyi benimsemiş insanlar topluluğudur.
Türkiye’de bir çok parti kuruldu ve kapandı…
Ama bir tek o iki kurumasal yapı yani MHP ve CHP ayakta kalabildi..
Türkeş’i tanımak ise sadece bir biyografiyi çizmek değildir.
Türkeş’i tanımak onun fikirlerini içselleştirmekten geçer..
Ama isterseniz kısaca bir Türkeş biyografisine bakalım:
Başbakan yardımcılığı dahil devletin önemli kademelerinde görev üstlenen, MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş, vefatının 22. yılında anılıyor. Geçirdiği kalp krizi nedeniyle 1997'de hayatını kaybeden Türkeş, MHP'nin yanı sıra Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşların hayata geçirilmesine de öncülük etti.
Türkeş, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli köyünde yaşayan Koyunoğlu ailesinin bir toprak meselesi yüzünden giriştiği kavga sonucu Sultan Abdülaziz’in fermanıyla Kıbrıs’a sürgün edilmesi nedeniyle 25 Kasım 1917’de, Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve eşi Fatma Zehra Hanımın oğulları “Ali Arslan” olarak Lefkoşa’da doğdu.
İlkokul ve rüştiye yıllarında Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş hocalardan feyz alan Türkeş’in adı Osman Zeki Bey tarafından “Sultan Alparslan’a denk bir yiğit Türk ol” diyerek, “Alparslan” olarak değiştirildi. Ailesiyle 1933 yılında İstanbul’a yerleşen Türkeş, Kuleli Askeri Lisesi’ne kayıt oldu. 1936’da Kuleli Askeri Lisesi’ni pekiyi derece ile asteğmen olarak bitiren Türkeş’in, Ankara ve Harp Akademisi yılları başladı. Türkeş, 1938’de genç bir teğmen olarak Harbiye’den mezun oldu.
1944’te üsteğmen rütbesindeyken Nihal Atsız ve Nejdet Sançar ile “Irkçılık-Turancılık” davasından yargılanan Türkeş, 9 ay 10 gün Tophane Askeri Hapishanesinde kaldı. 1945’te de Askeri Yargıtay kararıyla tahliye edilen Türkeş, 1947’de beraat etti.
Başarılı bir askeri yaşamı oldu.
27 Mayıs 1960’da Milli Birlik Komitesi’nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan Türkeş, ihtilal hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlendi. Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13 Kasım 1960’da Türkeş ve “ondörtler” olarak bilinen arkadaşları emekliye sevk edilerek tasfiye edildi ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edildi.
1963 yılında yurda dönen Türkeş, dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla “Huzur ve Yükseliş Derneği”ni kurdu. Kısa bir süre sonra Talat Aydemir’in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiasıyla tutuklanan ve Mamak Askeri Cezaevinde 4 ay hücre hapsinde yatan Türkeş, ardından yargılandı ve beraat etti.
Türkeş, 1965’de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine (CKMP) katıldı ve partinin Büyük Kurultay’ında Genel Başkanlığa seçildi. Türkeş, aynı yıl yapılan genel seçimlerde de Ankara milletvekili oldu. 1969 CKMP’nin adı Milliyetçi Hareket Partisi, amblemi de üç hilal olarak değiştirilirken, Türkeş o yıl yapılan genel seçimlerde ise Adana milletvekili olarak seçildi.
İşte o günlerden bu yana Türkeş adı hep milliyetçilikle anıldı, yüceltildi..
Ruhu şad olsun
/*////////////////