Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesine göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Nafaka sadece kadınlara değil ekonomik gücü daha düşük olan erkeklere de bağlanabilir. Uygulamada genellikle nafaka alan tarafın kadın olmasının nedeni toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde aranmalıdır. Kadınların erkeklerle eşit eğitim ve istihdam olanaklarına ve eşit maaşa erişiminin olmaması onları ekonomik olarak dezavantajlı kılar. Bu sebeple nafaka hakkından genellikle kadınlar yararlanmaktadır.
NAFAKA GERÇEKTEN
SÜRESİZ MİDİR?
Hayır, değildir. Kadının iş bulması, yoksulluk durumunun ortadan kalkması ya da yeniden evlenmesi ile nafaka kaldırılabilir. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde nafaka miktarının artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Kadınlar çalışmayı reddetmiyor. Kadınlar, çalışma hayatına girmelerinin önünde pek çok engel olduğu için çalışamıyor, çalışsalar dahi hayatlarını idame ettirebilecekleri gelire erişemiyorlar. Aile içerisinde ve evlilik sürecinde çoğu kez örgün eğitime ve hatta meslek kurslarına dahi erişmeleri engellenerek bir meslek edinmelerine, uzmanlaşmalarına engel olunuyor. Kocaları tarafından çalışmasına izin verilmediği ya da ev ve çocuk bakımını üstlenmek zorunda kaldıkları için yıllarca istihdama dâhil olamıyorlar. Kadınların belli bir yaşa geldikten sonra hem yaşlarından hem de deneyimsiz olmalarından ötürü iş bulması neredeyse imkânsız hale geliyor. Yıllarca ev içi emek vermiş, bazen aile işlerinde hiçbir ücret almaksızın çalışmış kadınlar boşandıktan ancak çok düşük ücretli, güvencesiz işler bulabiliyorlar. Çalışma saatleri ile uyumlu, ücretsiz ve erişilebilir kreşlerin yokluğu da kadınların çalışması önündeki en büyük engellerden biri.
NAFAKADA KUSUR
ARAMAK NE DEMEKTİR?
Mevcut durumda nafaka alacak tarafın kusurunun diğer taraftan daha fazla olmaması şartı aranmaktadır. Yapılmak istenen değişiklik ile eşit kusur bulunması halinde nafaka verilmemesi ve süre ve miktar belirlenmesinde kusurun göz önüne alınması hedefleniyor. Kusurun belirlenmesi hakimin takdirinde olduğundan böyle bir değişiklik yapılması halinde cinsiyetçi önyargılar ile karar verilmesi muhtemel olacak. Her mahkemeden farklı sonuçlar çıkacak ve nafaka hak eden taraf için mağduriyet yaratılacaktır.
İçinde yaşadığımız toplumsal koşulları şekillendiren kadın erkek eşitsizliği kadınları pek çok açıdan güçsüzleştirmektedir. Kadınların hayata eşit katılımını sağlayacak destekleyici politikaların eksikliği ise başta ev içi emek olmak üzere birçok sorumluluğu kadınların tek başlarına üstlenmesi anlamına gelir. Örneğin, çocuk bakımı ne yazık ki kadınların birincil görevleri arasında sayılmaktadır ve çocuklar için ücretsiz kreş hakkı devlet tarafından sağlanmamaktadır. Çocuğunu ücretsiz olarak kreşe göndermeden çocuk bakımını esas olarak annelerin üstlendiği durumlarda kadınların uzun saatler mesai yapabilmesi mümkün değildir. Ücretsiz kreş desteği ise uzun çalışma saatlerine denk gelmediği için kadınlar yine kreş saatleri dışında çocuklarına bakmak zorunda olduklarından çalışamamaktadır.Çoğu güvencesiz, esnek ve düşük ücretli işlerde çalışan kadınların ise çocuklarını ücretli bir kreşe göndermeleri mümkün değildir. Bu nedenle gerek düşük ücretli çalışan kadınlar için gerekse çalışamayan kadınlar için verilen sosyal yardımların veya kreş desteğinin yetersiz olması nedeniyle kadınların nafaka hakkı bir lütuf değil, vazgeçilmez haklarıdır.
VERİLEN NAFAKALAR KADINLARI
GEÇİNDİREBİLECEK TUTARDA MIDIR?
Nafaka miktarı, Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesi uyarınca nafaka yükümlüsünün mali gücü oranında belirlenir. Kadınların deneyimleri bize gösteriyor ki çoğunluğu yaklaşık aylık 300 TL yoksulluk nafakası almaktadır. Nafaka miktarı standart olmayıp hakim tarafından belirlendiğinden kadınları yoksulluktan kurtaracak ya da çocukların bakımını karşılayacak nafakalar bağlanmamaktadır. Türkiye’de açlık sınırının 1686 TL olduğu düşünüldüğünde kadınların çalışmak yerine ömür boyu nafaka almayı tercih ettiği ya da kadınların nafaka alabilmek için 1 hafta evli kalıp boşandığı gibi argümanlar akıl dışıdır.
KADINLAR NAFAKA ALMAK
İÇİN Mİ EVLENİYOR?
Türkiye gibi erkek egemen bir toplumda bir kadının boşanma kararı alması kolay değildir. Boşanmak kadınları toplumsal baskıya daha açık hale getirebilmektedir. Nafaka miktarlarının düşüklüğü de göz önüne alındığında bir kadının nafaka için evlenip boşandığını iddia etmek gerçekçi değildir.