Burası Tekirdağ'ın Süleymanpaşa İlçesi. Bu gördüğünüz ise adı geçen ilçede hizmet veren bir kız öğrenci yurdu. Hapishane gibi görünse de yukarıdan burası bir yurt ve fotoğrafta gördüğünüzse istikbalini kazanmak için çırpınan bir kız öğrenci.
Tekirdağ'da 1 milyon 140 bin 616 kişi yaşıyor. İlin en büyük ilçesi Süleymanpaşa'da da 2021 yılının verilerine göre 106 bin 592'si erkek, 103 bin 955'i kadın olmak üzere toplamda 210 bin 547 kişi ikamet ediyor.
İlçenin bir de kayıtlara geçtiği düşünülmeyen önemli bir gerçeği var ki oda burasının bir öğrenci kenti (ilçesi) olması.
1 Mart 2006 tarihinde kurulan, bünyesinde 11 fakülte, 3 enstitü, 2 yüksekokul, 12 meslek yüksekokulu, çeşitli merkezler bulunan Namık Kemal Üniversitesi'nde eğitim gören öğrenci sayısı 28 bin. Onları eğiten öğretim görevlisi sayısı ise 5 bin.
Üniversitenin merkez kampüsü Süleymanpaşa'nın Değirmenaltı semtinde olup 20 bin öğrenci, 5 bin öğretim görevlisiyle Süleymanpaşa'yı Tekirdağ'ın en zengin ve en prestijli ilçesi haline getirmiştir.
Süleymanpaşa ilçesi sadece bir sayfiye kenti değil aynı zamanda bir yurt kentidir. 28 bin öğrencinin barınma sorununu günahı ile sevabı ile karşılamaya çalışandır. Özellikle yemeklerinde büyük sorunların yaşandığı yurtlarla ilgili sayısız şikayet gelsede öğrenciler bu yurtlarda yaşamak zorundadır.
GURBET, İNSANIN OTURACAĞI SANDALYESİNİ ONA TÜNEK EDER
Süleymanpaşa'da kurulu bulunan Namık Kemal Üniversitesi hizmete girdiği 1 Mart 2006 tarihinden bugüne kendisini geliştirmekte biraz geç kaldı. Kendisini Tekirdağ'ın hemen yanıbaşında ki Edirne'nin medar-ı iftiharı Trakya Üniversitesi gibi sansa da güneşin balçıkla sıvanması gibidir NKÜ'nün Trakya Üniversitesi gibi olmadığının gerçeği.
Bu gördüğünüz bir hapishane, burası da onun bir avlusu değil. Burası bir kız öğrenci yurdu ve şu gördüğünüzse onun bahçesi (!)
Sabahın kör bir saatinde çekildi bu fotoğraf. Saatlerin 06.00'yı gösterdiği bir an bu an. Ya erken kalkmayı kendine alışkanlık edinmiş ya da beynini kemiren sorunlar yüzünden geceyi uyamayarak sabaha bağlamış bir kız öğrencinin sabah-ı şerif halidir bu hal.
Üzerinde pijamasıyla çıkmış bahçeye. Avluya atılı masanın sandalyesine tünemiş zavallı. Elinde telefonu ile birileriyle konuşuyor. Muhtemelen mezuniyetini iple çeken anne yada babası var telefonun öbür ucunda. Veya her ikisi, bilemeyiz.
Büyük bir derdinin olduğu açık. Öyle büyük ki, başında ki dert öğrencinin iskemlede oturmasına izin vermiyor. Poposunu koyması gereken yerde ayakları var. Otururken vücudun yükünün kahrını poposu değil yine ayakları çekiyor.
DİKEN ÜSTÜNDE OLMAK DEDİKLERİ BU OLSA GEREK
'Diken üstünde olmak' dedikleri böyle bir şey olsa gerek. O tabire uygun oldu çektiğimiz bu fotoğraf. Huzurlu bir telefon görüşmesi olsa, bacak bacak üstüne atar, karşısındaki ile mutlu bir şekilde konuşurdu öğrencimiz. Muhtemelen parası bitti ailesinden istiyor. Yada farklı bir problem var başında. Yoksa kim eline telefonu alır da, arar birilerini sabahın 06.00'sında?
Belli ki sorun büyük. O kadar büyük ki; oturması gereken iskemlesini O'na tünek eylemiş gurbet ve beraberinde getirdiği derdi.
Yaşadığı ülkesinde bir devlet olduğunu bilen ama devletinin O'nu bilmediği bu kız öğrenci, 28 bin arkadaşı gibi istikbal arıyor Tekirdağ'ın Namık Kemal Üniversitesi'nde. Barındığı yerse Süleymanpaşa ilçesinde bir kız öğrenci yurdu.
8 milyon 296 bin 959 öğrencinin eğitim gördüğü Türkiye'den, 28 bin öğrencinin geleceğini inşa için geldiği Tekirdağ'dan 1 öğrenci portresiydi size sunduğumuz. Bu fotoğraf bize çok şey anlattı. Sizlere ne düşündürdü onu bilemeyiz.
Bildiğimiz bir şey var. Türkiye'de eğitim sadece öğrencilerimizin dirseklerini değil ayaklarını da çürütüyor. Baksanıza poposunun yapması gereken görevi iki naif ayak yapıyor. Derdin tünettiği sandalyede o iki küçük ayak 60 - 70 kiloluk bir vücudu taşımaya gayret ediyor.