Bugüne kadar su kaynaklarını doğru kullanmayarak geleceği hep riske attık.

Tarımsal  vahşi sulama ve  yeraltı sularını doğal olmayan yollarla yeryüzüne çıkartıp ticari amaçlı olarak  kullanılması olası su sorununu da öne çekti.

Böyle devamı halinde bana kalırsa, Türkiye önümüzdeki 20 yılda ciddi bir susuzluk ve kuraklık tehdidi ile karşı karşıya kalacak…

Bilimsel verilere göre Türkiye’de son 20 yılda 4 bin metreküp olan kişi başına düşen su miktarı 1400 metreküpe düşmüş…

Bu çok vahim bir durumdur. 

Yapılan hesaplamalara göre, önümüzdeki 10 yıl içinde ülkemizdeki nüfus artışıyla birlikte bu rakamın 1000 metreküp seviyesine ineceği de hesaplanmış.  Bu nedenle önümüzdeki yıllarda yaşanması muhtemel su kıtlığının önlenmesi için şimdiden gerekli girişimlerin yapılması gerekir. Ayrıca su zengini sayılan ülkelerde kişi başına su miktarı 8 bin ila 10 bin metreküp arasındadır. 

Türkiye’de kullanılan suyun yüzde 73’ü tarımda, yüzde 11’i sanayide ve yüzde 16’sı evsel olarak tüketilmektedir. Böylesi bilinçsiz tarımsal sulama ve küresel ısınmanın etkisiyle Türkiye’de son 20 yılda su varlığı da haliyle düşecektir.  

Önlem alınmaması halinde önümüzdeki 20 yıl içinde ülkemiz çok ciddi bir şekilde kuraklık ve susuzluk sorunu yaşayacaktır. Türkiye’de sulanabilir tarımsal alanların yüzde 81’i yüzeysel sulama metoduyla yapılıyor. Önemli bir alanda  Vahşi sulama yöntemi adı verilen yöntem, büyük miktarda su israfına sebep oluyor. Damlama sulama yöntemiyle, suyun bitkilerin doğrudan kök bölgesine yerleştirilen borularla verilmesi ise yüzde 75’e varan oranda su tasarrufu sağlıyor. 

Denizlere ve göllere verilen kanalizasyon atıklarıyla su kaynakları da büyük ölçüde zarar görmektedir.

Dünyada her yıl milyonlarca insan kirli su nedeniyle hastalanıp ölüyor, bu nedenle su kaynaklarının korunması gerekir. Su kaynaklarının doğru kullanma bilincinin oluşturulması için yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası kapsamda mücadelenin içine de girilmesi gerekiyor. 

Doğal olmayan yollardan yeryüzüne çıkarılan suyun ticari amaçlı kullanılmaması, bunun yerine doğal kaynak sularından yararlanılması gerekiyor. Türkiye’de tarımsal sulamada vahşi sulama sisteminden, damlama ve püskürtme yöntemiyle sulama sistemine geçmeyi bile beceremeyen bir tarım yetkililerimiz var. Su israfının önlenmesi için çiftçi desteklenmeli ve vahşi sulama sistemi sonlandırılmalıdır.

Türkiye’deki kuraklık tehlikesinin en aza indirilmesi için suyun iyi yönetilmesi gerekiyor.

Geleceği çalıp günü kurtaran politikalar yerine, geleceği kurtaracak plan ve programların hazırlanması şarttır. Yeraltında geleceği saklanması gereken sular tekelleşen su firmaları ve meşrubatçılar tarafından sondaj ile çıkarılıyor. Ancak yeryüzüne doğal yollarla çıkan ambalajlanabilir meşrubat için kullanılacak su kaynakları ise denize boşa akmaktadır. 

Su kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması için ve suyun iyi yönetilmesi için etkin bir yasa çıkarılması gerekiyor. Arıtma işlemine tabi tutulmadan suların deniz, göl ve akarsulara deşarj edilmesine izin verilmemelidir. Katı atıkların düzenli depolama sahaları yerine gelişigüzel çöplüklere dökülmesiyle ortaya çıkan yeraltı sularının kirlenmesi olayının önüne geçilmelidir. Tarımda etkin su kullanımı sağlayan araç ve tekniklerin kullanımının önü açılmalıdır. Tarımsal sulamada su kayıplarını en aza indirecek iletim ve dağıtım sistemi konusunda çiftçiler desteklenmelidir. Klasik sulama sistemlerine son verilmesi için çiftçilere gerekli destekler sağlanmalıdır. Meşrubat ve içme suyu için doğal kaynak suları dışında ambalajlanmaya izin verilmemelidir. Büyük kent yakınına büyük firmalar maliyet hesabı ile tesis kurup yeraltında bulunan, gelecekte kullanılacak su kaynaklarını tüketmektedirler oysa Anadolu illerinde ambalajlanabilecek sular deniz ve göllere akmaktadır. Kendiliğinde yeryüzüne çıkmayan sular tüketilmesi gelecekte daha çok soruna neden olacaktır.