“Önüne baksana!”
“Afedersiniz.”
“Tövbe, tövbe! Yürü git!”
Tanık olduğum bu karşılıklı konuşma, yolda yürürken omzuna çarpılan adamla, çarpan adam arasında geçiyordu.
Evet, dalgınlık eseri çarpmanın ardından özür dileyen kişi, özür dilediği kişiden aldığı karşılık “tövbe, tövbe! Yürü git!”
Neredeyse, omzuna çarptı diye adamı dövecek.
Gerçi, kimin kimi döveceği belli olmaz ya!
Benzeri durumlarda birçok defa karşılaştım, üç aşağı beş yukarı benzeri sözleri bir çok defa işittim.
Kabalığın daniskası!
Oysa “Afedersiniz” sözcüğüne verilmesi gereken karşılık şu olmalıydı:
“Rica ederim.”
Veya şu;
“Önemi yok.”
Ya da şu:
“Olur efendim.”
Eski zamanlarda gibi.
İnanın böyleydi.
Özellikle kalabalık yollarda dalgınlık sonucu birilerine çarpan insanlar, “Afedersiniz”, “Pardon” gibisinden özürlerine, “Rica ederim”, “Önemi yok”, “Olur efendim” gibisinden karşılık gelirdi.
Tebessüm eşliğinde…
Bu türden kibarlıkları hala görebiliyoruz.
Fakat, geçmişe kıyasla azalan ölçüde!
Anlayacağınız kabalıkta artış var.
Hem de hatırı sayılı artış!
Oysa meziyet, kakalık değildir, kibarlıktır.
Ve de karşılıklı hoşgörüdür, saygıdır.
Biz zamanında büyüklerimizden öyle gördük, öyle öğrendik…
Öyle de yapıyoruz.
Eminim sizlerde öylesinizdir.