Ajanslarda yine kadına şiddet haberleri...
Fiziksel şiddet uygulamaları çoğu kez de kadınların ve çocukların hayatına mal olmaktadır. Ülkemizde “Kocanın vurduğu yerde gül biter”, “Kocadır döver de sever de”, “Dayak cennetten çıkmadır”, “Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” ve okula başlayan çocuklar için velilerin öğretmenlere yönelttiği “Eti senin kemiği benim” gibi özdeyişlerle kadınlara ve çocuklara şiddet uygulanması bir anlamda gelenekselleşmiştir.
Türkiye artık bu ayıptan kurtulmak zorundadır. Namusumuzu korumak nasıl kutsal bir görevse, insanımızın hayatını ve haysiyetini korumak da o kadar kutsal bir görevdir…

Tüm bunların yanı sıra her türlü melanetin yaşandığı dünyada ülkemiz de yer edinmeye çalışıyor.

Gıda teröristliğinden tutun da aklınıza ne gelirse her türlü cambazlık gırla gidiyor.

Anlayacağınız insanlar resmen üç kağıtçılık yapıyor…
Bu oluşum yeni değil aslında, yıllar öncesinden de vardı, ama bu kadar ayyuka çıkmamıştı.
Hatırlar mısınız bilmem bir zamanlar bir Sülün Osman vardı…
Türkiye’nin en ünlü dolandırıcılarından idi…
Genç yaştaki okurlarımız belki adını bile duymamışlardır ama yaşı 40 civarında olanlar Sülün Osman’ın hikayelerini çok iyi bilirler.
Fıkralara bile konu olmuş bir dolandırıcı idi…
Sülün Osman;
Asıl adı Osman Ziya Sülün. 1923 yılında İstanbul’da doğmuş, 1984 yılında yine İstanbul Beyoğlu’nda sığındığı bir otel odasında kalp spazmı geçirerek hayata veda etmiş…
61 yıllık yaşantısında aklı daima ve sadece kolay para kazanmaya çalışmış.
İlk olarak 1948 yılında Fatih’de kiraladığı evin sahibini dolandırarak başladığı mesleği (!) ilerleyen yıllarda çok büyük boyutlara ulaşmış.
Şehir meydanlarındaki saatleri, şehir hatları vapurlarını, tramvayları hatta Galata Kulesi gibi kamu mallarını vatandaşlara kiralayarak ya da satarak zamanının Dolandırıcılar Kralı unvanını almış.
Galata Köprüsü’nü satarken bir tesadüf eseri yakalanmış ve 1962 yılında konulduğu cezaevinde de “ Alınteri ile Yaşamak” adlı bir konferans vermiş…
70’li ve 80’li yıllarda Sülün Osman’ın Galata Köprüsü’nü satma hayali anlatılır, herkes kahkahalarla gülerdi…
Millete ait bir köprüyü, kim almak isteyebilir ya da bu satış nasıl yapılabilir diye komik anekdotlar oluşturulur, katılarak gülünürdü…
Gelelim günümüze, satılmadık veya kiralanmadık neremiz kaldı söyler misiniz Allah aşkına… Ülkeye yapılan her bir hizmet denilen yolların ve ulaşım hizmetlerinin hepsi 50 yıllığına kiralık… Yabancıya veya yerli yandaşa…

Hemi de kazanamazlar ise devlet bütçesinden amorti edileceği garantisi ile…
Düşünüyorum da;
Bir zamanlar dolandırıcı diye dışladığımız Sülün Osman bugün yaşamış olsaydı, yapılanlar karşısında kahrından bir kez daha ölürdü...