Evet, insanlarla iletişim kolay değildir. Yani öyle her babayiğidin harcı değildir anlaşmak, konuşmak…
Birçok kez tanık olmuşumdur; kimi zaman fikirlerimizi birbirimize ifade edecek olsak, öylesine radikalleşiriz ki, bizim takındığımız bu tavır sebebiyle sonunda karşımızdaki de ketumlaşır, uzlaşı yollarını tamamen kapatır. Artık kabul edeceği varsa da kabul etmez. Bununla ilgili bir anımı sizinle paylaşayım:
Bir dost evinde arkadaşlarla sohbet ediyoruz. Birbirini seven, ama bazı mevzularda hiç anlaşamayan iki arkadaşım, bir konuda tartışırken iş sözlü düelloya dönüştü. Diyalog çok kırıcı olmasa bile, oldukça tatsızlaştı. Münakaşanın hararetiyle adeta kendilerinden geçmiş, bizi dahi göremez olmuşlardı. İkisi de fikirlerini birbirlerine zorla dayatma çabasındaydılar. Hani istemeyen çocuğa kaşıkla yemek yedirmeye çalışan anneler vardır ya, o misal.. Bir ara diğer arkadaşlar bana: “Celal abi neden müdahale etmiyorsun? Baksanıza birbirlerine neler söylüyorlar!” dedi. Gülerek dedim ki; ” İki dostun kolay kolay düşman olduğunu görmedim. Durun bakalım, sonu nereye varacak. Asıl ben onu merak ediyorum”
Nihayet biri, diğerini çok sıkıştırıp pes ettirdi. Bunu yaparken, onu inceden inceye “ti” ye almayı da ihmal etmedi. Susmak zorunda kalan mağlup, öyle bir söz söyledi ki, ben meslek hayatımda unutamayacağım bir davranış modeli görmüş oldum:
“ … abi: Bu söylediklerinde haklı olabilirsin. Ama bunu senden öğrenmek istemiyorum!!”
Ortam iyice gerilince duruma müdahale etmek zorunda kaldım. Bir süre sonra neden bu şekilde bir gerginlik yaşandığını tartışmaya başladık. Mağlup olan arkadaşımız itiraf etti: “Fikirlerden ziyade ….. abinin tutumu beni çok kırdı. Çileden çıktım! İnanın başkası olsa, ben ona yapacağımı biliyordum.”
Yani Türk usulü güreş (!)
Adem peygamberden bu yana tartışmalar, anlaşmazlıklar ola gelmiştir. Bu çok normal bir hadise. Anormal olan, diyalogun sert ve hoş olmayan kavga boyutu.
Her şeye rağmen karşımızdaki itiraza devam ediyorsa, konuyu kapatmalıyız. Neden mi? Kazanılan her tartışma, kaybedilen bir insandır. Nasılsa bir süre sonra doğru olanı o da görecektir.
Sevgili dostlar;
Benim düşünceme göre iletişim gönülden başlar, akılla devam eder. İkisinin birlikteliği ile “kemale” erer, olgunlaşır.
Neyse konuyu güzel bir anekdotla kapatalım…
NÜKLEER-BOK...
Adamın biri uçakta, güzel bir sarışının yanına düşmüş.
Hemen sarkmış sarışına;
'Yan yana otururken muhabbet edilirse seyahat çok kısa sürer, hadi konuşalım ' demiş.
Sarışın okuduğu kitabı yavaşça kapatarak, 'Ne üzerine konuşmak istersin' demiş.
Delikanlı 'Valla bilmem ki... Mesela nükleer enerjiye ne dersin?'
Sarışın; 'Enteresan bir konu, olabilir, ama önce sana bir soru sorayım...
At inek ve geyik aynı şeyi yerler... Yani ot... Ama çıkartırlarken geyik küçük parçalar halinde, inek lappadanak parçalar halinde, at da pişmaniye topları gibi çıkartır.
Neden olduğunu biliyor musun?'
Delikanlı ; 'Valla en ufak bir fikrim yok' demiş,
Bunun üzerine Sarışın; 'Henüz bi boktan bile anlamazken nükleer enerjiyi nasıl tartışabileceğini zannediyorsun?'