Evet, başlığım resmen doğrudur…
Artık tek umudumuz yılbaşı piyangosu veya devletin diğer oynattığı kumarlar…
Çünkü milletin hayatı karardı…
İşsizlik, yoksulluk ve sefalet…
Her gün yüzlerce esnaf veya sanayici ya kepenk kapatıyor veya konkordato ilan ediyor.
Bugüne kadar alın teriyle ve bu sistemle bir yerlere varılamayacağını anlayan milyonlarca insan kendini kumara vermiş durumda.
Kumar sayesinde her hafta onlarca kişinin milyoner olduğu Türkiye’de şimdi şans oyunları tek umut oldu.
Hele yılbaşı piyangosunun çekilişi inanın kallavi geldi…
Ne ilgisi var Celal demeyin.
Devlet resmi olarak oynattığı kumar oyunlarından her yıl trilyonlar kazanıyor.
On Numara, Şans Topu, Süper Loto, Sayısal Loto, Spor Toto, Süper Toto, İddaa, Kazı Kazan, Milli Piyango ve de at yarışları…
Bayiler önünde umut kuyrukları uzadıkça uzuyor.
Ya çıkarsa diye!...
Bakın Yılbaşı geliyor ve verilecek olan ikramiye tam 70 milyon lira…
Yoksul halkın iştahını kabartıp umut veriyor.
Milli piyango gişelerinin önü kuyruktan geçilmiyor.
Demin saydıklarım Devlet eliyle resmi oynatılan oyunlar…
Ya yeraltında oynan kumarlar…
Türkiye’nin her tarafında yeraltına inmiş yüzlerce kumarhane, çatır çatır kumar oynatıyor.
Her gün bir kumarhane baskını…
Ne oynatanlar bıkıyor, ne de oynayanlar…
Devletin resmi görevlilerine, köşe kapmaca oynatıyor kumarhaneciler!..
Ailesinin rızkını resmi veya gayri resmi şans oyunlarına “Ya kazanırsam” umuduyla yatıranlar, hayallerinin gerçekleşmediğini görünce her gün karamsarlığa kapılıp dünyaları kararıyor.
Bana göre tek neden; İşsizlik, yoksulluk ve sefalet…
İşte bu düzenin insanlarımızı getirdiği nokta…
HELAL LOKMA!
Fâtih Sultan Mehmed Hân'ın babası Sultan II. Murad'a bir ara şiddetle para lâzım olmuş, Padişah bu parayı Çandarlı Halil Paşa'dan borç alarak temin etmişti. Padişah'ın Çandarlı'dan borç aldığını görünce Fazlullah Paşa, Sultan Murad'a şöyle bir teklifte bulunmaktan kendini alamamıştı....
-Devletlû Sultânım, padişahlara hazîne gerektir. Müsaade eder ve ferman buyurursanız, hazîne cem‘ine çalışalım...
Padişah bunun üzerine;
-Nasıl ve nereden hazîneye gelir toplayacaksın? diye sormuş.
Fazlullah Paşa da cevaben şunları söylemişti:
-Bu vilâyet halkının malı ve parası çoktur. Padişahlar için arada sırada bir yolunu bulup onlardan para ve mal toplamak münasip düşer.
Padişah, Paşa'nın bu teklifine son derece hayret etmiş, ona şu karşılığı vermişti:
-Hay Fazlullah! Bu söz ne sözdür! Böyle bir şeyi nasıl söyler, nasıl teklif edersin? Bilmez misin, bizim idaremizde üç helâl lokma vardır: Biri madenler, biri haraç, biri de gazâlarda alınan ganîmetlerdir. Bizim askerimiz gâzî askerlerdir. Bunlara helâl lokma gerektir. Bir padişah ki askere haram lokma yedirir, o asker artık harâmî olur. Harâmînin ise sebâtı olmaz. Bir küçük mukâvemetle karşılaşsa, hemen firâr eder. Bundan sonra neticenin ne olacağı ise mâlumdur...