Deprem korkulacak bir durum değildir. Tıpkı yağmurun yağması, rüzgârın esmesi kadar doğal ve beklenen bir doğa olayıdır. Diğerleri kadar masum olmasa da depremin doğaya epeyce katkıları vardır. Tabiat ananın enerjiyle dolmasını sağlayıp, doğaya adeta bir yenilenme, kabuk değiştirme ve temizlenme olgusunu sağlar. Bu rahatlatıcı bilgileri verdikten sonra gelelim asıl meseleye… Dün sabah merkez üssü Çankırı olan ve tüm Orta Anadolu bölgesini etkileyen ve peş peşe 3 dakika ara ile meydana gelen 4.7 ve 4.8 şiddetindeki 2 deprem, unutulmaya yüz tutan Marmara Depremini hatırlattı bizlere…
Çankırı Valisi olay üzerine yaptığı açıklamada, depremden dolayı önemli bir hasarın meydana gelmediğini ve can kaybının olmadığını ifade etti. Can kaybının olmaması bölge halkına ve bizlere rahat bir nefes aldırttı.
Özellikle Yalova ve çevresine binlerce ölüm milyonlarca da zarar getirmek suretiyle, hafızalara yer etmişti.
Çok tatsız bir konu olmakla birlikte, unutmayalım diye konuyu yeniden gündeme getirmek istedim.
Birçok senaryo yazılıp çizildi, olası bir Marmara merkezli deprem hakkında ve biz oyuncular beklemekteyiz, bu filmin içinde bize düşecek rol nedir acaba diye. Bazılarımız mukadderat diyoruz, bazılarımız tatbikat yapıp hazırlanıyoruz, kimilerimiz ise yerel yönetimlere “Haydi” diyoruz elinizi çabuk tutun. Depremin ne zaman ve nerede geleceğini bilememekten ve var olan yapılarımıza güvenmemekten korkarız. Yoksa boş bir arazide depreme yakalanmamız bizi ne kadar korkutabilir? Uzmanlar depremle yaşamaya alışmamız gerektiğini söyleseler de, deprem korkusu taşımadan yaşamak bir hayli güç… Korkularımızın temelinde bilgisizliğin yer aldığı düşünülürse, daha bilinçlenerek deprem sırasında doğru hareketleri yapmak, karşı karşıya olduğumuz tehdide karşı önlem almak için atılması gereken en önemli adımdır...
O nedenle, sürekli uyanık olmalıyız, olası deprem veya depremlere karşı tedbiri elden bırakmamalıyız. Sadece vatandaşlar olarak değil, genel ve yerel yöneticiler olarak da…
Nedir bu tedbirler?
Uzmanların deyimi ile evlerimizin, işlerlerimizin depreme dayanıklılığından emin olmak… Özellikle evlerimizdeki sarsıntı anında üzerimize devrilebilecek eşyaları duvarlara sabitlemek… Deprem sırasında yapmamız gerekenleri çok iyi bilmek… Toplanma alanları oluşturmak… Vesaire…
Geçtiğimiz günlerde bir iş için gittiğim Yalova ve çevresinde depremin izlerinin henüz silinmediğini fark ettim. Denizin kıyısından iç kısımlara kadar mütemadiyen bu izlere rastlamak mümkün. Ve ister istemez İSTANBUL geldi aklıma. Düşündüm…