Bugün bizlere düşen en büyük vatan görevi, insan olarak, Türk olarak, analar ve babalar olarak, memleketimizin, milletimizin, genç nesillerin, evlatlarımızın, geleceğini düşünmek ve onlara mutlu bir istikbal hazırlamaktır. Bunun da yegane çaresi, Devlete ve memlekete sahip olmak, sahip çıkmaktır.
Bugün kapılarınıza, pencerelerinize bayrak asınız ama bunları da unutmayınız!..
Bugün Türk varlığından başlayarak övünecek neyimiz varsa, hepsinin temelinde Atatürk vardır. İleriye dönük ne ümitlerimiz, ne beklentilerimiz varsa bunların kaynağında yine Atatürk ve O’nun ideallerinin verdiği güç ve heyecan vardır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kimliğini, niteliğini, çizgisini, bütün tehlikelere ve tehditlere rağmen koruması, Atatürk’e karşı çıkanların bile gün gelip O’nun önünde saygıyla eğilmesi, Atatürk’ün hem neden hedef haline getirildiğinin, hem de büyüklüğünün bir göstergesidir.
Atatürk’ü bilmek ve anlamak, bir yönüyle 21. yüzyıl Türkiye’sini ve dünyasını inceleme ve açıklama çabasının bir gereğidir. Coşkun bir vatansever ve çağdaşlaşma heyecanı olan Atatürk, bizim için bir onurdur, özgür düşüncenin ve özgür insanın bir abidesidir.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mutlu Kalın