Basın mesleğinde çalışan gazetecilerin inanın dertleri hiç bitmez, çünkü bu sorunlar tam 50 yıldır süre gelir. Bizler neredeyse yarım yüzyıldır basın mesleğine ve medya kuruluşlarına hizmet veren gazeteciler olduğumuz için, dünü bugünü ve yarını itibariyle mesleğimizin halini tahlilde güçlük çekmeyiz.
Türk basın ve medyası dünyanın en ileri teknolojilerini kullanabilecek duruma gelmiş ve bu sahada çok önemli yatırımlar yapabilmiş bir sektör durumundadır.
Bilhassa son 30 yılda yazılı basının yanında televizyon ve radyo yayıncılığı da ileri ülkeler seviyesinde alt yapıya kavuşmuştur.
Bu sektör, elbette gazete ya da radyo ve televizyon patronlarının çantalarına parayı koyup teknik alt yapı kurmalarıyla oluşmuş bir sektör değildir.
Basın mesleği tamamen bu sahada yetişmiş elemanlar sayesinde hayatiyetini sürdürmektedir.
Oldum olası, yazılı basında bir avuç “ elitleştirilmiş ve eline hesapsız imkanlar verilmiş “ yazar-çizer takımı hep önde tutulmuştur. Geri kalan fikir işçisi kabul ettiğimiz, Muhabir, sekreter, editör ve diğer gazetecilik hizmeti yapan sessiz kadrolar, hep ikinci sınıf meslek adam o muamelesine tabi tutulmuştur.
Hatta çok eskiden matbaaların mürettiphanesinde Entertip dediğimiz kuşun dizgi yapan aletlerin operatörleri ile sayfaların kurşun yazılarıyla resimlerini, verilen plana göre yerleştiren ve adına “Mürettip “ dediğimiz teknik elemanlara, o gazeteye ruh veren ve her şeyini hazırlayan gazetecilerden daha çok maddi imkan verilir, onlar daha çok önemsenirdi.
Bu durum o zamanlar, bizim mesleğin ve meslektaşlarımızın yıllar yılı horlanarak çalıştırıldıklarının da açık delili sayılırdı.
Çalışan Gazetecilerin oldum olası bir iş garantisi olmamıştır.
Gazeteciler sendikası vardır, ama öylesine bir kuruluş halinde adı var kendi yok bir halde ve görünümdedir.
Televizyonlardan ayrıca bahsetmek isterim. Zira acizane televizyon kuruluşları esnasında aktif rol almış ve hizmeti geçmiş birisi ve halen de bir televizyonda yöneticilik yapan ve program düzenleyen bir meslek adamı olarak, bu konuda da yapabileceğimiz tespitler vardır.
Bu yazıyı yazmamızın sebebi, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğümüz ile Basın İlan Kurumu’nun çok sıkça düzenledikleri çok yararlı toplantı ve seminerlere değinmek içindir.
Basın-yayın kuruluşları, elemanlarını çağın hizmet özelliklerine göre yetiştirme konusunda da çok verimsiz ve pinti davranmaktadırlar. Devlet ise sınırlı ölçüde yönlendirme yapabilmektedir.
Efendim, konu çok geniş tartışmalara açık bir konudur. Biz bugün sadece bir kenarından girelim dedik.