Eğer yaşamdan zevk alıp ve de mutlu olmak istiyorsa önce ben demeyi öğrenmeli insan. Ben hiç beceremedim bu yaşıma kadar hep başkaları için yaşadım hayır demeyi bir türlü beceremedim, evet, olur, bakarız diyerek herkes mutlu olsun, huzurlu olsun istedim hep kendi özümden taviz verdim kim ne istediyse elimden geldiğince yerine getirmek için uğraştım ama farkına vardım ki çevremi mutlu etmek yerine çok daha fazla kendimi mutsuz ediyorum.
Herkesin derdine koşmuş, yokluğuna yardımcı olmuş ve kim olursa olsun çocuklarım dahil hiç kimseye hayır diyemedim. Elimden geldiğince hep yapıcı olmaya uğraştım… Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı. Boşa kürek çekmişim kıymet bilen olmadı…
Herkes önce ben dedi de bir ben diyemedim.. Gelmişim 68 yaşıma gördüm ki hiç kendim için yaşamamışım.. Kimse üstüne alınmasın, üzülmesin, dertlenmesin, zaman kötü ekonomik sıkıntılar altın da ezilmeyen yok bu nedenle ayağını yorganına göre uzatıp az da olsa önce ben demeli insan, bunu bencillikle karıştırmamalı çevreni de düşüneceksin ama bazı konularda kendini de mutsuz etmeyeceksin..
Ben zoraki mutluymuşum gibi görünsem de çevrem mutlu olmuş bana ne fayda.. Önce ben diyerek mutlu olacağım ki çevremdekiler bu mutluluğumu görerek mutluluklarınla benim mutluluğuma ortak olmalılar ki yaşam güzelleşsin.
Neyse;
İnsanları seviyorum, doğayı seviyorum, yazılar, şiirler yazmayı seviyorum, gezmeyi, fotoğraf çekmeyi seviyorum. Narsist değilim ama kendimi seviyorum…
Kısaca; Özüme dönerek ve önce ben diyerek 68 yaşımdan sonrasını sadece kendim için yaşamaya (daha ne kadar ömrüm kaldıysa) karar verdim…
Nerede kalmıştık…..