Bir sevgili düşün dedim kaportacı Kamil'e; ince belli, ufak tefek ve tadıyla seni zevklendiren. Dudakların üzerindeyken gözlerini istek dışı kapattıran…
- Düşündün mü?
- Evet abi dedi, gözleri kapalı dudaklarında hafif bir gülümseme ile,
ve ilave etti;
- Sarışın olur, esmer olur, kumral olur, olur be abi, dedi...
- Kamil sen benimle aynı şeyi düşünmedin. Çünkü ben sana bir kadından değil, bir çay bardağından ve çaydan bahsediyordum. Oysa sen aşkı ölçülere sıkıştırılmış bedenlerde arıyorsun, dedim..
Ters ters baktı bana,
- Git abi işine ya kafamı buluyorsun benle deyince, anladım ki, bu tip insanların kafataslarının içi beyin yerine sadece belden aşağı şeylerle dolu, empati yapmanın mümkün olmadığını...
****
ÜZÜLSEK Mİ, SEVİNSEK Mİ?
Üzülüyorsun, takma kafana geçer,
Seviniyorsun, vayyy güller açıyor yine yüzünde
diyorlar..
Şaşırıyor insan üzülsün mü, sevinsin mi?...
Neyzen Tevfik demiş ki:
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer.
İçsen de tükenir içmesen de.
Bu yüzden hayattan tat almaya bak.
Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da…
****
DEĞİŞİM...
Bazıları bizi öyle bir şaşırtır ki,
değişerek mi o hale geldiklerini yoksa aslında hep mi öyle olduklarını asla anlayamayız.
Yani;
Doğal olmak, insanın verebileceği en zor pozdur, her insan da doğal görünme yeteneği de yoktur çünkü insanoğlu gösterişi sever...
Aslında;
Başkalarının ne düşündüğüne kaygılanacak kadar zamanınmız da yoktur...
Demek ki;
Dünyada değişiklik yapmakla başarılı olan insanlar, değişikliğe kendilerinden başlayanlardır, dediyse Bernard Shaw,
Max de Pree'de Sonuç olarak şunu unutmamak önemli, olmamız gereken şeyi, olduğumuz gibi kalarak olamayız, demiş...
*****
GÜLHANE PARKINDA...
İnsanın mutsuzluğuna yol açan geleneksel anlayışın yerine doğalcı bir bakış açısı koyan, insanın ön yargı ve batıl inançlardan kurtulması durumunda mutluluğun kendiliğinden geleceğini ve bireyin mutluluğundan erdeme kolaylıkla geçileceğini savunan etik görüş sahibi biriyim, yaşamımın yarısını Nazi'ce düşünceleri olan insanların arasında geçiren ama o düşüncelere bile iyimserlikle bakan ben, bazen kendi kendime soruyorum acaba insanlar hakkında yanlış mı düşünüyorum diye de, sonra yok ben neysem oyum diye devam ediyorum yaşama... Fakat beleş yaşayanı, ülkesine faydası olmayanı, kaçanı, göçeni, hep kendini düşüneni sevmiyorum....
Geçenlerde Gülhane parkında dolaşırken Suriye'li Vatansever!! gençleri gördüm, çok hüzünlüydüler, mısır yerken gözleri yaşarmıştı...! ellerinde son model telefonları ve şık giysileri içinde öyle belli oluyordu ki mutsuz oldukları.. Ve o Suriyeli gençler burada keyifle otururken, verdiğimiz şehitleri düşündüm. Başımı öne eğip uzaklaşırken ben "insanlığımdan" utandım.. Onlar utanmıyordu.....
*******
HAFTANIN SÖZÜ...
Herkes, insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de, hiç kimse kendisinin de kötüye gittiğini kabul etmez.