Bugun...




facebook-paylas
Davalarda zamanaşımı… -1- 28-10-2020
Tarih: 28-10-2020 09:46:00 Güncelleme: 28-10-2020 09:46:00


Zamanaşımı; kanunların kişilere tanıdığı hakların, getirdiği yaptırımların yerine getirilmesi için kendilerine belirlenen sürelerin aşılmasını ifade etmektedir. Bir diğer deyişle bir hak, kanunda öngörülen sürede yerine getirilmediğinde hukuk düzeninde birtakım sonuçlar doğmaktadır. Zamanaşımı ve hak düşürücü süre bu sürelerdendir. Birey, kendisine kanun tarafından belli bir süre ile tanınan hakkı için gerekli mercilere başvuramazsa o hakkı kullanamaz, bu duruma zamanaşımı denmektedir.
Zamanaşımı, hukukumuzda sıkça karşılaşılan bir hukuk terimidir. Zamanaşımı bir defidir, yani savunma fırsatıdır. Karşı taraf bu defiyi yani savunma fırsatını kullanarak karşı tarafın hakkını kullanmasına engel olabilir. Bununla birlikte zamanaşımı bir borcu sona erdirmez, sadece borçluya ödemekten kaçınma hakkı verir. Borçlu zamanaşımına rağmen borcu öderse bu geçerli bir ödemedir ve bu ödemenin iadesini isteyemez. Ayrıca dava veya icra takibinde zamanaşımını ileri sürmeyi ihmal ederek borcu öderse veya borcun olmadığı, ödendiği, miktarının az olduğu gibi borca ilişkin itirazlarda bulunursa, sonradan zamanaşımı olgusunu ileri süremez.
Zamanaşımı kavramı davadan davaya, hukuki ihtilafın durumuna göre değişir.
1. Aile hukukuna ilişkin boşanma, nişanlılık, evliliğin iptali, zina sebebiyle boşanma vb. davalar için zamanaşımı Türk Medeni Kanunu’nda şöyledir:
o Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
o Evliliğin iptali davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak 6 ay ve her halde evlenmenin üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. Yani kişi bu hakkını kullanamaz.
o Zina halinde davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
o Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
o Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
o Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
 
2. Ceza Hukukunda Zamanaşımı; Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği üzere dava ve ceza zamanaşımı olarak ikiye ayrılır.
o TCK md. 66’da düzenlenen dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise, devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaktadır.
o Her suç için kanunda belirlenen cezanın üst sınırı dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenir. Önce suçun üst sınırı bulunur, suçun üst sınırına göre TCK Madde 66’da düzenlenen zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı tespit edilir. Suçun kanundaki cezasının üst sınırı belli değilse, süreli hapis cezalarında üst sınır en fazla 20 yıl olarak kabul edilir.
o Eğer şikâyete tabi bir suç işlenmiş ise; mağdur şikâyet hakkını belirli zamanaşımı süresinde kullanabilecektir. Bu süre 6 ay olarak kabul edilmiştir. 6 aylık süre suçtan zarar görenin fiili ve faili öğrendiği tarihten başlar.


Bu yazı 591 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI