Bilmeyen bilene anlatamaz!
Peki ya bilen?
Bilen de susmamalı!
*
Serhan Asker nam efendi geçende HALK TeVe'de Ernest Hemingway'i anlatıyordu.
Dünya edebiyatının en büyük adamlarından biri olan Hemingway'i tanımadan anlatmak okur işidir, gazeteci işi değil...
Yarın bu cehalet Gogol'ü de, Dostoyevski'yi de çocuklarımıza SADECE YAPITLARI ÜZERİNDEN anlatırsa yüz yıldır sığ çukurda bırakılan, çamurlu suda yüzmeye çalışan toplumu hangi şerefli aydın (!) bilgilendirebilecek?
Hiç...
*
Sanat dünyamızda KOKAİNİ 25 kuruşluk paketle alan Necip Fazıl'ın, İbrahim Çallı'nın, Fikret Adil'in yaptıkları ya da yaşattıkları utanç verici işleri söylemezsek, gizlersek ve çocuklarımız bunları yalan yanlış yerlerden öğrenirse ne der bize?
Dediklerine şükredin, mezarımıza tükürmesinler yeter.
Tükürmekte de haklılar!
Ha...
*
Gogol'ün delirdiğini bilerek sahnede görkemli bir oyun sergilerken adinin bayağısı duruma düşen Genco Erkal'ı yazmamak,
*
Orhan Pamuk başta olmak üzere "esinlenme" cileri, bin yıllık el yazmalarından araklayarak okurumuza iteleyenleri anlatmamak,
*
Sosyalist, komünist "ayaklarıyla" Türk solunu çürüten MAH / MİT ajanı Aziz Nesin'i bile bile / ya da bilmeden cahilce / hâlâ cilalamak;
*
Hemingway'in CIA ajanı olduğunu, balık avlama ayağıyla / manyakça / açık denizde NAZİ denizaltısı gözetlediğini ve Gogol gibi delirerek öldüğünü çocuklarımıza biz anlatmazsak kim anlatır?
*
Bizim Defne Ilgaz'ın YAKINPLANTV'deki anılarına bir de bu açıdan, şu üstte yazdıklarım ışığında bakın derim...
Bakmakla lütfedersiniz...
Acizane...