1995 yılının güz aylarında Akşam gazetesindeyiz.
Genel Yayın Yönetmeni Behiç Kılıç’ın etrafında üç yazı müdürü var:
Atilla Kızıltan, Halil Öztürk ve Alev Çukurkavaklı.
Değerli meslektaşımız Aslan Bulut da yazı işleri masasında yazar – danışman olarak görevde.
*
Behiç ağabey devlet erkânı ile Kafkasya gezisine çıkmak üzere Atatürk Havaalanı’nda.
Gazeteyi diğer yazı müdürleriyle ben şekillendiriyorum, ayrıca birinci da sayfayı çiziyorum.
*
Baskımız bir milyona varmak üzere, çünkü okura televizyon veriyoruz.
Bu yüksek tiraj nedeniyle gazeteyi erken hazırlamak zorundayız.
Dinç Bilgin’in tesdislerinin kapasitesi bir milyonluk ek baskıyı güç kaldırıyor.
Gazete sabah erken saatte matbaaya gitmeli.
*
Behiç ağabey alandan aradı;
“Müdür, nedir durum?”
“Ağabey geceden Fransa Cumhurbaşkanı Jacques René Chirac’ın Başbakan Tansu Çiller’in elini öptüğü bir fotoğraf geldi. Birin göbeğine çakıyorum” dedim.
*
Behiç ağabey küplere bindi;
“Ah be hayatım, Milliyet’in dokuzuncu sayfasında var o fotoğraf. Kullanma!”
“Olmaz” diye kükredim; “Olmaz ağabey, Milliyet en fazla son on bine sokmuştur fotoğrafı. Yarın onlarda da, diğer gazeteler de de birinci sayfada olacak bu! Atlayamayız!”
*
Ağabey dehşetli öfke yaptı; “Benim adım var o gazetede, b… ediyorsun!”
Ben de aynı öfkeyle yanıt verdim; “Benim de adım var!”
Telefonu yüzüme kapattı, Kafkasya’ya uçtu.
*
Birinci sayfanın göbeğine fotoğrafı çaktım, meyhaneye gittim!
*
Ertesi sabah tüm Türk basını ve de Avrupa basını fotoğrafı aynı şekilde görmüş, yayınlamıştık!
*
Ağabey telefon etti;
“Alev, sen gazeteci doğmuşsun” dedi…
*
Bugünkü MACRON haberimiz bunları anımsattı bana…
Ağabeyim Behiç Kılıç’ı rahmet, sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.
İyi pazarlar efendim.